Monday, April 23, 2012

Matchy Matchy


Ever thought of matching the color of your furniture to the wall you put them against? Especially when that color is something other than white? I particularly like the workspace above. The desk is painted the same peachy pink shade as the wall but the divinely beautiful rose gold chair adds just enough interest.

Duvarınız ile önüne yerleştirdiğiniz mobilyalarınızı aynı renge boyamak aklınıza gelmiş miydi? Özellikle sözkonusu renk beyaz harici bir şeyse? Üstteki çalışma köşesini özellikle sevdim. Çalışma masası duvar ile aynı şeftali pembesi tonunda, ama göz alıcı güzellikteki pembe altın sandalye yeterince ilgi uyandırıyor.


Here we see not only a beautiful dark shade for the walls, but a great example of mix and match dining chairs as well. You know I'm a big advocate for both. Also, that blue vase with parrots designed by Jaime Hayon for Lladro needs a monochrome environment. I can come outright and say it's kitsch, because he admits it.

Burada duvarlarda kullanabileceğiniz güzel, koyu bir tonun yanısıra yemek odası sandalyeleri için çok hoş bir karıştır-yakıştır örneği görüyoruz. Her iki fikrin de daimi destekçisi olduğumu bilirsiniz. Ayrıca Jaime Hayon'un Lladro için tasarladığı papağanlı mavi vazo beni monokrom bir ortamda kullan diye bağırıyor. Rüküşlük sınırında bağırmak zaten Jaime Hayon'un bir çok tasarımının ortak özelliği, kendisinin de kabul ettiği üzere.

Both photos by Sanna Lindberg for Sköna Hem.

4 comments:

zeys said...

bayıldım bu evere ben boyle seyler gorunce dekorasyonda bı degısıklık yapasım gelıyo :)
bu arada blogunu yenı kesfettım.takıpteyım benımkıne de beklerım :) Sevgıler :)

http://zeysfashionroom.blogspot.com/

Müge Hestbaek said...

Kitch olan her şeyden nefret ediyorum. Bu kadar da güçlü duygularım var konuya karşı. Sahiden. O yüzden kuşlara bakmamaya çalışarak eve baktım. Şu petrol yeşili, en sevdiğim renklerden biridir. Saçlarım kızıl olduğu için bu rengi ayrıca da çok seviyorum. Hatta lisede, ailemle yaşadığım bir dönem, odamın bir duvarını bu renge boyamıştım. Bir süre çok hoşuma gitti. Üniversite yıllarımızn sonuna kadar yaşadığım çeşitli evlerde duvarlarımı renkten renge boyadım ve artık duvarlarımı sadece beyaza boyuyorum. Sebebi dövme yaptırmamamla aynı. Dünyada benden daha sıkılgan bir insan daha yoktur herhalde. Nasıl evlendiğime hala şaşarım. Bir gün kalkıp etrafımda kırmızı aksesuar görmek isterim, bir gün metal, bir gün pembe, bir gün gri. E hepsi bir arada olamadığı için sezon dekoru yapıyorum. Şöyle ki, evdeki tüm kalıcı eşyalar siyah ve beyaz. Böylece ruh halime göre aksesuarlarla ruh değiştiriyorlar. O yüzden renkli duvar, benim için çok riskli. Fakat yine de bu evi beğendim. Farklı sandalyeleri birleştirme, benim de prensipte çok sevdiğim ancak hiç bir zaman uygulama cesareti bulamadığım bir şey. Belki, bir gün küçük bir stüdyom olursa orada yapabilirim. :)

alis said...

zeys, hoşgeldin, elbette :)

Müge- Bana duvar rengi antrasit gri gibi gözükmüştü, hatta kendi koyu duvarımla aynı renk galiba diye düşünmüştüm ama haklısın ışık vurunca petrol yeşiline benzer bir renk oluşmuş, belki de öyle bir renktir aslı. Beyaz duvar bence de ideal, 2 kopkoyu gri duvarım hariç bende de gerisi beyaz :) Bir de bizim perde beton duvarları delebilecek bir mangal yürekli bulsam da birşeyler asabilsem daha iyi olacak. Vazo ve kitsch konusunda sana katılıyorum. Zaten kuşun kendisi hariç papağanlı hiçbir şeyi sevmem, papağan desenini de çok itici bulurum.

Sıkılıp da kaldırdığın aksesuarları nerede depoluyorsun peki? Yoksa çeşitli bayram süslemelerini mi kastediyorsun? Bence güzel birşey insanın evine özen göstermesi, ruh haline göre değişiklikler yapacak heves ve enerjiyi kendinde bulabilmesi. Öyle bir beceriklilik, iş bitiricilik herkesin harcı değil :) Ben de aksesuarlardan çok çabuk sıkılıyorum. Kırlentleri ara sıra değiştiririm ama diğer şeylerden bir sıkıldım mı gözüm bir daha görmek istemiyor, o yüzden aksesuarsızım, evde bir kellik, tenhalık var, yarım kalmış gibi duruyor maalesef. Ya da gönlüme göre birşey bulamıyorum belki. Bir de erteleme huyum çok kötü çok. Heves ettiğim şeyi uygulamaya geçene kadar fikirden sıkılıveriyorum. Şu çerçeveleri bir asayım, perde olayını çözeyim kendimi takdir edeceğim.

Müge Hestbaek said...

Bayram süslemelerine zaten oldum olası bayılırım ama kastettiğim o değil. Örneğin kışın kürklü(endişlenme gerçek değil :) ), yün battaniyeleri, yastıkları, kış texturelı her şeyi çok seviyorum. Ama bahar gibi onları kaldırıp daha keten şeyler çıkarıyorum. Bir de zaman zaman canım klasik olmak istiyor, düğün hediyesi gelen gümüşleri filan çıkarıyorum. Bazen hiç bir şey bırakmayıp her şeyi topluyorum, o boşluk hissini seviyorum. O anki ruh halime bağlı. O yüzden bizim evde çok dolap olmasına rağmen dolaplar yetmiyor. En sevdiğim ev, en dolaplı evdir benim. :) O yüzden bir dahaki evime duvar görünümlü gömme dolaplar yaptıracağım. Böylece hem kümbet gibi ortada durmayacak hem de evin o an görmek istemediğim aksesuarlarını kaldıracak. Eve biraz vücut muamelesi yapıyorum sanırım. Giyindiğim gibi onu da giydiriyorum. Herkes çocuğum olmadığı için böyle yaptığımı söylüyor ama sanmam. Kafam böyle çalışıyor benim. O yüzden de ne temizlik ne tadilat asla eksik olmuyor evde. Delilik belki ama naapiyim. Kaşınıyorum işte. :)