Friday, November 5, 2010

H&M Home

Teatowel, runner, bath mat, cushions from H&M Home.
{}
Can you believe we have been trying to keep up with fashion without the aid of H&M? That's right, we haven't had H&M in Turkey - until now. Now I guess it's only a matter of time before the home collection arrives as well. I'm not too crazy about every item, but it's not too bad either. Vegetable illustrations give me a warm feeling and remind me of Beatrix Potter. See a preview of H&M Home spring 2011 at Home Shopping Spy, if you like.
{}
H&M nihayet açıldı, gerçi VIP partisine davet ettiği zibilyon kişinin içinde ben yoktum ve mantıklı bir ulaşımı olan bir noktaya açılana kadar biri bana "atla hadi seni götüreyim" demediği sürece gitmeyi düşünmüyorum ama olsun.  Ev koleksiyonunun da gelişi yakındır. Çok harika değil, ama kötü de değil. Bu tarz sebze ilüstrasyonları Beatrix Potter'ı aklıma getiriyor ve bende sevgi uyandırıyor. H&M bahar 2011 ev koleksiyonuna buradan bir göz atabilirsiniz.

13 comments:

Anonymous said...

Sen yazmasan H&M Home diye birşeyden haberimiz olmayacak valla.
Beatrix Potter'ı ben de çok seviyorum. :)

Müge Hestbaek said...

Beatrix Potter'a bayılırım! Hayalimde de onun kitaplarından fırlamış gibi bir bebek odası var :)

alis said...

CMA - Thanks!

Müge'ler - Sizi tek başlıkta topladım diye kızmazsınız değil mi? :) "Miss Potter" filmini izlemiş miydiniz? Beatrix Potter'ın hayatını anlatıyor, çok şeker bir film.

Peter Rabbit kitapları bebek odası için harika bir ilham kaynağı, iyi fikir! Bir google'ladım da şunu buldum, insanlar böyle güzel bir fikri bile ne kötü uygulamış, ilk sıradaki resmen "Peter Rabbit Alacakaranlık Kuşağında" temasında:

http://bit.ly/adm3ol

Zara H. said...

Nice collection! I like these vegetable drawings too, they have such a nostalgic charm!

Nihan said...

merhaba,
maison française nin ekim sayısında gördüm blogunu.endüstriyel tasarımcısın,alice le çılgın çay partisi veriyorsun,beatrix potter ve h&m diyorsun,dekorasyonu seviyorsun.işte tüm bunlar beni buraya getiren sebebler.çok sevdim blogunu sevgiler.

Ronisha said...

Im so following you .... I love your blog :)

come visit & follow me as well..

Thanking you in advance :))

Müge Hestbaek said...

Alis;
Yazmaya nasıl üşeniyorsun belli değil :) Bozulmayız da ben kendi adıma söyleyeyim; bu kadar kısa aralıklarla iki post yayınladığın için şaşkınlık içindeyim :)
Miss Potter filmini izlemedim ama izlemek istedim.
Verdiğin linke bakınca fikrimden vaz mı geçsem diye düşündüm. Benim hayalimdeki bambaşka... Soft, pudra renkler, yumuşak peter rabbitler, jemmimalar... belki bir sepet içinde diğer karakterler... O duvar boyamaları iğrenç!

Anonymous said...

Ben sade çocuk odasından yanayım. Hatta çocuğa ait şeylere fazla para harcanmaması taraftarıyım. Anamız babamız bizi özel bebek deterjanıyla mı büyüttü? Allah'a çok şükür taş gibi geldik bu günlere.
Dur bakalım, acaba çocuğum olunca bu iddialı söylemlerim değişecek mi? Ha ha ha.

alis said...

Mügemmel - Sen bebek odası diyince benim hayalimde de tarif ettiğin gibi canlanmıştı. O rezalet duvar boyamalarıysa ortaokuldayken gittiğim anadolu lisesinin duvarındaki fayanstan yapılma anlamsız ve creepy yedi cüceler kabartmalarını hatırlattı. Iyy, ne kötü olur devlet okulu binalarının içleri (ve hatta dışları).

Müge - Kendime üst baş almaktan çocuğa sıra gelir mi bilmem. Yine de bu sıfır anaç halimle beni bile cezbeden o şirin şeylerden insan abartmadan hevesini almalı. Dengeyi tutturmak mesele; kıyafet gibi geçici şeylerdense organik yiyecek, üniversite fonu gibi şeylere yatırım yapmayı tercih ederdim ben olsam.

alis said...

Ronisha- thank you, clicking as I speak :)

alis said...

Nihan - Sana upuzun bir cevap yazmıştım ama silinmiş garip bir şekilde. Öncelikle güzel sözlerinden dolayı çok teşekkür ederim :)

Evimde 10 yıl geriye giden Maison Française sayıları var, bu kış dergi yaksam sıcacık otururum, o derece. Ama gel gör ki o ay M.F. alamamıştım! Blog'um çıkacak bende olmayan tek sayıyı bulmuş, iyi mi? Buruk sevinç böyle oluyormuş demek ki:) Eğer sana zahmet olmazsa blog'umun geçtiği sayfayı scan edip veya fotoğrafını çekip benim teapartywithalis@gmail.com adresime gönderebilir misin? Fırsat bulamazsan da sağlık olsun, bu güzel haberi vermiş olman yeter :)

Müge Hestbaek said...

Alisçim;
Benim de aklıma bir iki gün dayanabildiğim anaokulu geldi. Ne nefret ederdim anaokulundan! Senin lisende de yedi cüceler enteresanmış hakkaten. Maalesef, devlet binalarının hepsi okullar kadar berbat. Göz zevki bozuk, uydurukçuluğa ve ucuzculuğa bayılan bir devlet yapısı var bu ülkede maalesef. Gerçi doğru dürüst yapsalar da koruyamayacaklar...

Organik yiyecek ve üniversite konusunda sana yüzde yüz katılmakla beraber Müge'ye bir çift laf etmek isterim; :) Mügeciğim, canım arkadaşım, taş gibisin gerçekten maşallah. İddialı söylemlerine şerh düşüp sonraki çıldırmaların için kendine önceden yol yapmana bayılıyorum :) hehe! bir çocuğun olsun, neler yapacağını ben şimdiden tahmin edebiliyorum :)

Anonymous said...

Ha ha ha! Sahi, ben ne zaman doğuracağım acaba. My clock ticks as my hormones kick. Max 5 sene diyorum. Alis, kusura bakma, bunların yeri değil tabii burası. Müge öyle deyince ben de şey ettim.