Sunday, October 21, 2012

Studio, Coffee, Freedom

Stüdyo, Kahve, Özgürlük


If I ever find a magic lamp, I'm going to ask the genie for a backyard studio. With only making that seemingly tiny wish, I trick the genie into giving me a backyard, a business that I run from my own studio, and a larger main property (since logically it should be larger than the studio). Yes, I'm very prepared for imaginary scenarios like that. I'm also set if a zombie apocalypse ever happens.

Jokes aside, I compiled my favorite photos from Coffeeklatch where they showcase the living and working spaces of creative types.

Sihirli bir lamba bulsam, cinden bir "arka bahçe stüdyosu" dilerdim. Bu basit görünen dilekle cini bana hem bir bahçe, hem kendi stüdyomdan yönettiğim bir iş, hem de (mantıken asıl bina stüdyodan büyük olacağından) büyük bir ev vermesi için kandırmış olurdum. Fantastik senaryolara işte böyle hazırlıklıyım sevgili okuyucu. Olası bir zombi istilasına karşı da kafamda hazırlıklar tamam.

Şaka bir yana, şu an baktığınız fotoğraflar yaratıcı kişiliklerin yaşama-çalışma mekanlarını gösteren Coffeeklatch adlı siteden seçtiğim favorilerim.




Beautiful desk. Yes, home offices get messy, you gotta embrace it. That paper sack thingy on the floor caught my eye because I have been seeing similar ones a lot lately; used in workspaces instead of trash cans. You can find some here.

Masa güzel. Evet, ev ofisler dağınık oluyor, kabullenmek gerek. Yerdeki büyük kesekağıdı görünümlü şeyin benzerleri son zamanlarda sık sık gözüme ilişiyor. Çalışma alanlarında çöp kutusu yerine bunları kullanmak çok revaçta sanırım. Burada satılıyor.





But first, coffee! I only buy freshly roasted beans and grind them for my french press at home, using a manual grinder. Such good coffee with such a cheap setup, you don't need a genie for that! As a result I can't drink the painfully bland coffee at those famous coffee chains.

Ama önce, kahve! Bu konuda titizim; yalnızca taze kavrulmuş kaliteli kahve çekirdekleri satın alıyorum (buradan). Evde el değirmeni kullanarak french press'ime göre çekiyorum. Türk kahvesine göre de çekebilirsiniz. Muhteşem kahveler içmek için büyük yatırımlar yapmaya veya bir cinden dilek dilemeye gerek yok. Tek dezavantajı ünlü kahve zincirlerinin bayat, dandik kahvelerine hiç tahammülümün kalmamış oluşu. Hele bana Nescafe ikram edecek babayiğide atacağım bakıştan kendim korkarım. 


All photos from Coffeeklatch.

3 comments:

Anonymous said...

ilham veren post!

alis said...

cacophonie - Çok mersi :)

Zeynep said...

28 gun sonrayi izledigimden beri bazen ben de kafamda olasi zombi istasinda naparim diye dusunuyorum :)